Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Kızıldağ’da feci kaza: 3 ölü, 6 yaralı
Kızıldağ’da feci kaza: 3 ölü, 6 yaralı
‘Kadın Hizmetleri Bölgesel İstişare Toplantısı’ yapıldı
‘Kadın Hizmetleri Bölgesel İstişare Toplantısı’ yapıldı
Ahlat Milli coşkuya hazırlanıyor
Ahlat Milli coşkuya hazırlanıyor
Atatürk Üniversitesinden Uzakdoğu açılımı
Atatürk Üniversitesinden Uzakdoğu açılımı
Horasan'da otobüs ile traktör çarpıştı: 8 yaralı
Horasan'da otobüs ile traktör çarpıştı: 8 yaralı

Ahmet Göksan

Sıkıntılı Körler
27 Şubat 2010 Cumartesi

Bu dava, memleket davası, gençlik davasıdır. Bizi kurtaracak milli bir mücadeledir”.

                                                                                                                  Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

            Türkiye, son dönemde dozunu her geçen gün arttıran çok yönlü saldırılara uğruyor. Tek bir merkezden düğmeye basılarak sürdürülmesini anlıyoruz. Bu saldırılara karşın, verilmesi gereken yanıtın doyurucu olarak verildiği konusunda ciddi kuşkuların olduğu genel bir kanıdır.

Avrupa Parlamentosu’nun 10 Şubat 2010 gününde yayımladığı Türkiye İlerle – me Raporu, bilinen öğeleri içeriyor. İsteklerinin yerine getirilmesi için de ilk kez ‘derhal’ sözcüğünü eklediler. Bu sözcüğü eklemiş olmaları bile ne kadar kör olduklarının bir göstergesidir. Bu durum karşısında “emredersiniz, baş üstüne ve derhal ayakaltına” demek gerekiyor mu ne…

Yayınlanan bu bildiriyi yanlış okumaya gerek olmadığını düşünüyoruz. 1915 yılında Çanakkale’yi geçebilselerdi günümüzde bu konularla uğraşıyor olmayacaktık. Saldırılarının temelinde ise bu olgu yatmaktadır. Bu olgu adeta paranoyaya dönüşmüştür. Kuyruk acılarının ötesinde emperyal çıkarlarının yattığını da söylemek olasıdır. O günün koşullarında Türklerin bükemedikleri bileklerini bükmek istiyorlar mı ne…

19 Şubat 1959, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş anlaşmalarının imzalandığı gündür. Aradan 51 yıl geçtikten sonra Rumlar yeni bir oyunla karışık tuzakla saldırıya geçtiler. Kuruluş anlaşmalarının yaşamsal önemdeki Garanti ve İttifak Anlaşmalarını yok saydıklarını ilan ettiler.

Rum Temsilciler Meclisi, yayınladığı bildiride, “AB’ne üye bir devlet olan ‘Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nde garantilerle garantörlük düşünülemez” vurgusunu yapıyorlar. Şimdi doğru oturup doğruları konuşmak ve düşünmek gerekiyor. Yürütülmekte olan geniş içerikli çözüm süreci dinamitlenmiştir. Bunun ötesinde de Rumlar kesin olarak çözümden yana olmadıklarını bir kez daha ortalık yere bırakmış oluyorlar…

Rum basın haberlerine göre, bildirinin yayınlanması öncesinde görüşmeci başlarının konuyu telefonla görüştükleri bildiriliyor. Görüşmenin gergin geçtiğini de kabul edebiliriz. Görüşme konusunda da Rum milletvekillerinin bilgilendirildiği kaydediliyor.

“Kıbrıs sorununun çözülmesi durumunda hiçbir şekilde garantörlük ve müdahale haklarının kabul edilemeyeceği” oy birliği ile onaylandı. Ortalık yere çıkan bu sonuca göre kimin çözümden yana kimin çözüm istemediği bir kez daha uluslararası toplumun önüne konmuştur.

Karşı tarafın çözümden yana olmadığı bir kez daha kanıtlandığına göre, görüşmelerden çekilmek gerekiyor mu ne…

Çözüm konusunda kritik bir eşiğe gelindiğine göre, TBMM’nin duruma el koyması gerekmektedir. Her türlü kısır tartışmayı bir köşeye bırakarak yeni bir karara imza atılmalıdır.

Benzeri bir bildirinin veya duruşun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi’nin de yapması zorunludur. Yayınlanacak olan bildiriler sonrasında kör olmuş olan gözler belki de açılmış olacaktır. Uzun bir süreden sonra Cumhuriyet Meclisinin geçtiğimiz günlerde aldığı kararı önümüzdeki hafta değerlendireceğiz.

Üçüncü kuşaktan olan Yunanlı siyasetçilerden Venizelos, parlamentoda yaptığı konuşmasında, Türkiye ile Yunanistan arasında geniş çaplı bir savaşın olamayacağının vurgusunu yapıyordu. Ege’de yaşanacak olan ufak tefek çatışmaların genişlemeyeceğinin de altını çiziyordu. Ege’deki sorunların AB tarafından çözülmesi gerektiğini belirtiyordu. “Bu nedenle savunma harcamalarının önümüzdeki 2011 yılından itibaren azaltılması gerekmektedir” diye konuşuyordu.

AB tarafından kapı önüne terk edilen Yunanistan ekonomisinin üç ay gibi bir sürede düzelmesi beklenmiyor. Papandreu bu gerçeği gördüğünden olacak Almanya’nın inisiyatifi ele almasını istiyordu. Krizde olan ülkelere Almanya’nın destek vermesi, yeni bir Alman hegemonyası olacak mı ne…

AB diyerek yola çıkılırken Almanya’nın bu gücünün kırılması ve yeni model Germen İmparatorluğu’na gidecek olan tüm yolların tıkanması amaçlanıyordu. Şimdilerde başlatılmış olan tartışmalar bu yolun aralanmakta olduğu noktasındadır. Yunanistan örneği bir temel gösterge olmaktadır. AB’ne girenlerin bin pişman olduğu noktada bulunuyoruz. Girmek isteyenlerinde bin kez pişman olmamak için iyice düşünmeleri gerekiyor mu ne…

Bir başka ilginç gelişme ise Almanya’da yapılan bir araştırmanın sonuçlarıdır. Buna göre Almanların %53’ü Yunanistan’ın Euro bölgesinden çıkarılması gerektiği yönünde görüş bildirdiler. De Telegraaf gazetesi de Hollanda’da yaptığı araştırmada bu oran %92’ye çıkıyor. Önümüzde uzun soluklu bir dönemin olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle sağduyulu bir tavır ortaya koymak gerekmektedir…

SEVGİ ile kalınız…

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Aman Dikkat 27 Şubat 2010 Cumartesi  10:54

İşte Devlet Büyüğü’nü kızdırmayacak, borsa endeksini 6 bin 500 puan düşürmeyecek (!) köşe yazarı tipi:
***:
- Ya bir tarikatın rahle-i tedrisinden geçmiş olmalı ya da Soros’un vakıflarından iyi hâl kâğıdı getirmeli. :
- İktidar partisi için gerektiğinde canını verebilmeli. :
- ‘Yat’ dediğin zaman yatmalı, ‘Tut’ dediğin zaman tutmalı. :
- İktidar büyüklerinin karşısında el pençe divan durmalı, gözlerini asla yerden kaldırmamalı. :
- Soru sormamalı, sadece kendisinden istenilenleri yazmalı. :
- Yazacağı konulara tek başına değil; parti büyükleriyle karar vermeli. :
- “Tarafsızlık” diye bir kompleksi (!) olmamalı. :
- “Kendisine tanınan özgürlükle” yetinebilmeli, daha fazlasını istememeli. :
- “Bağımsızlık” diye tutturmamalı. :
- “Doğruluk, dürüstlük” kavramlarına takılıp kalmamalı. :
- Askere, yargı mensuplarına, akademisyenlere ve tüm muhaliflere karşı kalemi sivri olmalı. :
- Kendisini okura ve vicdanına karşı değil, iktidara karşı sorumlu hissetmeli. :
- İktidarı eleştirenlere karşı usta bir “laf cambazı”, iktidara karşı ise “dut yemiş bülbül” olabilmeli. :
- Kalemini kırmaktansa satmayı, “kârlı bir ticaret” olarak görebilmeli. :

Yorumu oyla      7      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
YAZARLAR
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Töreli olmak
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Direnişin Başarısı
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Dilimizin Kaybolmakta Olan İncileri: Yanlış Söylenen Atasözleri ve Deyimler
Baki Gezmiş
Baki Gezmiş
Bir Medeniyet Müessesesi Olarak Atatürk Üniversitesi
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Enver Paşa kimdi bilir misin?
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
Medeniyet mi dediniz?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ANKET
Erzurum’un Türkiye Yüzyılı Önceliği:

Göçün Önlenmesi
Milletvekili Sayısının Yeniden Yükselmesi
Raylı Sistem
Türk Dünyası Merkezi Konumunu Alması
Tarımsal Sanayi Merkezi Olması
Erzurum İmaj ve Algısının Güncelleştirilmesi
Yeni Stadyum
Erzurum’un Eski Mahallelerine Yeniden Kavuşması
Betonlaşmanın durdurulması
Hepsi


Sonuçları göster Anket arşivi
ARŞİV
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeKünye FacebookFacebook TwitterTwitter Günün HaberleriGünün Haberleri