Türk dilinin zengin mirası olan atasözleri ve deyimler, kuşaktan kuşağa aktarılırken maalesef değişime uğruyor. Kulaktan kulağa geçen bu değerli ifadeler, zaman içinde asıl anlamlarından uzaklaşıyor ya da tamamen farklı şekillerde söylenmeye başlanıyor.
“Güzele bakmak sevaptır” dediğimizde aslında yanlış söylüyoruz. Doğrusu “Güzel bakmak sevaptır” olmalı. Çünkü bu atasözünün gerçek anlamı, güzellikle bakmanın, yani güzel gözle bakabilmenin sevap olduğudur. Benzer şekilde “Azimle sıçan duvarı deler” derken, doğrusunun “Azimli sıçan(hayvan olan) duvarı deler” olduğunu bilmiyoruz çoğu zaman.
Gözlerimizin önünden kaçan bir başka örnek ise “Göz var nizam var” sözü. Aslında “Göz var izan var” şeklinde söylenmeli. İzan, izin demek. “Aptala malum olurmuş” diye bildiğimiz ifade ise gerçekte “Abdal’a malum olurmuş” şeklinde. Abdal, mistik bir kişilik türünü ifade eder.
En ilginç örneklerden biri belki de “Kısa kes Aydın havası olsun” diye yanlış bildiğimiz söz. Doğrusu “Kısa kes Aydın abasın olsun”. Aba bir giysidir ve Aydın efesinin abası kısa ve dizleri açıktır.
“Su uyur düşman uyumaz” dediğimizde de yanılıyoruz. Asıl söz “Sü uyur düşman uyumaz” şeklinde. Sü, asker demek. “Saatler olsun” derken de “Sıhhatler olsun” demek istiyoruz. Sıhhat, sağlık anlamına gelir.
Daha da çarpıcı örnekler var: “Su küçüğün söz büyüğün” aslında “Sus küçüğün söz büyüğün” olmalı. “Elinin körü” dediğimiz ifade “Ölünün körü” şeklinde. Kör burada mezar, gömüt anlamında kullanılıyor.
“Geçti Bolu’nun pazarı, şir eşeği Niğde’ye” sözünü “Geçti Bor’un pazarı, şir eşeği Niğde’ye” olarak söylemek gerekir. Bor, Niğde’nin ilçesi.
“Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz” derken de aslında “Ane gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz” demeliyiz. Ane, Bağdat’ta bir uçurum, yar ise uçurum demek.
Son olarak, “Haydan gelen huya gider” sözü aslında “Hayy’dan gelen Hu’ya gider” şeklinde. Hayy ve Hu, Allah’ın isimlerinden.
Bu örnekler, dilimizin ne kadar hassas bir yapıya sahip olduğunu ve her kelimenin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Yanlış telaffuz sadece sözcükleri değiştirmiyor, aynı zamanda asırlık bilgeliği de yok ediyor. Belki de büyüklerimizden bu sözleri dinlediğimiz zamanları özlememizin sebebi, sadece nostalji değil, aynı zamanda kaybolan bir kültürel mirasın hasreti.